Mimari Eserlerde Malikin Değişiklik Yapma Hakkı
02.08.2022
1.GİRİŞ
Mimari yapılar, toplumların sosyal, kültürel, ekonomik ihtiyaçlarına karşılık olarak üretilmiş, yüz yıllardır çeşitli formlarda karşımıza çıkan, fonksiyonları değişkenlik gösteren ve insan yaşamının asli unsurlarından olan bir olgudur. Mimari yapıları ve bu yapılar vasıtasıyla ortaya çıkan hak ve yetkileri düşündüğümüzde, aklımıza ilk gelen şey bu yapıların malikleridir. Bir başka deyişle, hem toplumdaki yaygın görüş, hem de genel nitelikli yasal düzenlemeler, maliklerin, yapılar üzerindeki tüm hak ve yetkileri elinde bulundurduğu yönündedir.
Fikir ve sanat eserleri hukukunun eser sahiplerine tanıdığı bazı hak ve yetkiler ise söz konusu kuralları sınırlamaktadır. Mimari yapıları oluşturan, çizen, yaratan, üreten kişilerin de yapı üzerinde hak ve yetkileri ortaya çıkabilmektedir. Malikin hak ve yetkilerine getirilen bu sınırlama, mimari yapılar üzerinde fikir ve sanat eserleri hukukundan doğan haklara sahip olan kişiler ile malikler arasındaki menfaatlerin dengelenmesini zorunlu kılmaktadır. Bu husus fikir ve sanat eserleri hukukunun en tartışmalı konularından biridir. Bu çatışmanın birçok boyutu olmakla beraber bu makalede mimari eser niteliğindeki yapılardaki değişikliklerin sınırı ve kapsamını tartışmaya çalışacağız.
2.ESER KAVRAMI
Mimari ürünlerin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda (“FSEK”) öngörülen fikri korumadan yararlanabilmesi için eser niteliğinde olmaları gerekmektedir. Bir fikri ürünün, sahibinin hususiyetini taşıması, FSEK’te sayılan eser kategorilerinden birine girmesi ve şekillenebilir veya algılanabilir olması, o fikri ürünün eser niteliğini sağlar.
FSEK’e göre eser, sahibinin hususiyetini taşımalıdır. FSEK’in temel kavramı eser olduğu gibi eserin de özünün hususiyet olduğunu kabul etmek şarttır. Temel olarak hususiyet şartı; bir fikri ürünün, FSEK kapsamında korunmasını ve eserlerin diğer fikri ürünlerden ayırt edilmesini sağlar. Hususiyetin tespitinin hangi ölçütlerle yapılacağı konusunda doktrinde farklı görüşler vardır. Bizim de katıldığımız görüşe göre hususiyetin tespiti için 3 aşamalı bir test uygulanmalıdır. Bu test sırasında, eser sahibinin serbest biçimlendirme alanının varlığı, eserin eser sahibinin bağımsız fikri faaliyetinin ürünü olup olmadığı ve eserin rutinden yani sıradan uygulamalardan farkı incelenmelidir.
Bir fikir ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için gerekli bir diğer objektif unsur ise bu ürünün FSEK’te öngörülmüş olmasıdır. FSEK, bir fikri ürünün eser olarak kabul edilebilmesi için dört eser grubundan birine dahil olması gerektiğini belirtmektedir. Bu eser grupları ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserler, güzel sanat eserleri ve sinema eserleri olarak sayılmıştır. Objektif koşullardan bir diğeri ise söz konusu fikri çabanın şekillenmiş ve algılanabilir hale gelmiş olmasıdır.
3.MİMARİ PROJELER
Mimari projelerin hazırlanması, mimarlık mesleğinin en önemli faaliyet alanlarından birini oluşturmaktadır. Bir yapının oluşturulmasından önce mimarlar tarafından hazırlanan hazırlık projesi, ön proje, kesin proje, uygulama ve detay projeleri, FSEK kapsamında “mimari proje” olarak tanımlanmaktadır. Mimari projeler, FSEK’te açık biçimde “ilim ve edebiyat eserleri” arasında sayılmıştır. Bunun sonucu olarak, mimarlık projelerinde eser sahibinin hakları yalnızca projeye ilişkindir. Eser sahibi, projenin uygulanması (inşa edilmesi) ile ortaya çıkan mimari yapı üzerinde FSEK kapsamında bir hak iddia edemez. Bunun haricinde mimari projenin FSEK kapsamında korunabilmesi için belirli bir hususiyete sahip olması gerekir. Herkes tarafından çizilebilen, örneğini birçok yerde gördüğümüz yapılara ilişkin mimari projelerin fikri korumadan yararlanmaması gerektiği kanaatindeyiz.
4.MİMARİ ESERLER
Mimari eserler, FSEK’te güzel sanat eserlerinden biri olarak korunmaktadır. Mimari eserlerde proje, kroki veya plan değil yapının kendisi korunur. Bu bakımdan proje ve tasarımlarıyla mimari eserin kendisini ayırt etmek gereklidir. Okul, hastane, kamu binaları gibi işlevsel binalar da, anıtlar gibi işlevsel özelliği olmayan yapılar da mimar eser olarak korunabilir.
Mimari eserlerde, hususiyetin yanında estetik değer şartı da aranmaktadır. Estetik (bedii); Örneği olmayan, latif, güzel, nadide, güzellik ölçülerine uyan, gözü gönlü okşayan, beğenilen demektir. Ancak bir güzel sanat eserinden bahsederken, bu sanat eserinin herkesçe güzel, latif bulunması şart değildir. Mimari eserlerin fonksiyonel özellikleri gereği hususiyet ve estetik değer şartı katı ölçütlerle değerlendirilmemelidir. Bu doğrultuda eser sahibinin biçimlendirme alanının olduğu, çok az da olsa orijinallik gösteren, fonksiyonel özelliklerin yanı sıra estetik talepleri de karşılayan ve sadece göreceli ve kısmen yeni bir çalışma niteliği taşıyan bir mimari yapı da güzel sanat eseri olarak korunabilmelidir.
Güzel sanat eserinin yaratılmasında kullanılan malzemenin ve eserin tahsis amacının önemi bulunmamaktadır. Mimari eserde hususiyetin, yapı içinde veya üzerinde kullanılan bir takım sanat ürünlerinden değil, doğrudan yapının biçimlendirmesinden kaynaklanması gerekmektedir. Mimarlık eserleri, tarihi eserler ile karıştırılmamalıdır. Herhangi bir tarihi/kültürel önemi olmayan bir yapı da mimari eser olarak korunabilir. Sokaklarda gördüğümüz apartmanların, iş merkezlerinin dahi mimari eser olarak korunması mümkündür. Örneğin Narlıyan Apartmanı, Valpreda Apartmanı, Surp Agop Sıra Evleri, Pera Palas, Mısır Apartmanı, Hukukçular Sitesi, Eski Akbank Genel Müdürlük Binası, Perpa İş Merkezi gibi mimari yapıların “mimari eser” olarak nitelendirilmesi kimseyi şaşırtmayacaktır. Ancak günlük hayatta her yerde görülen sıradan binalar, evler, köprüler, çeşmeler, iş hanları, camiler, kiliseler, herkes tarafından bilinen ve kullanılan, umuma mâl olmuş yapı şekilleri fikri koruma kapsamına alınmamalıdır.
5.MİMARİ ESERDE DEĞİŞİKLİK YAPMA YETKİSİ
TMK md. 683/1’e göre eşya malikinin, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma hakkı vardır. Bu nedenle malik, sahibi olduğu mimari eseri kural olarak satabilir, kiraya verebilir veya eşya hukukundan doğan diğer haklarını kullanabilir. Ancak maliğin mimari eserde değişiklik yapma yetkisi, diğer hak ve yetkilerinden ayrışmaktadır. Zaman içerisinde, anıt ve abide gibi salt estetik amaçlı mimari eserler bir tarafa bırakılırsa, yapılarda bir değişikliğe gitmek bir ihtiyaç olarak ortaya çıkabilmektedir. Mimari eserler, sahibinin hususiyetini/özelliklerini de içinde barındırmaktadır. Bu nedenle bir eserde değişiklik yapmak, eserin sahibinin hususiyetini yitirmesi anlamına gelebilir. Dolayısıyla mimari eserlere ilişkin değişikliklerde malik ile eser sahibinin menfaatlerinin dengelenmesi gerekmektedir.
a.Mimari Yapılardaki Değişiklikler
Mimari projelerin uygulanması suretiyle inşa edilen yapıların estetik değeri bulunmuyorsa, eser sahibinin söz konusu yapı üzerinde FSEK’ten kaynaklanan herhangi bir hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle eser niteliğinde olan bir mimari projenin eser sahibi, proje sonucunda ortaya çıkan ve mimari eser olmayan bir yapının değiştirilmesine, tahrip edilmesine ve yıkılmasına itiraz edemeyecektir.
b.Eser Sahibinin Değişikliği Önleme Yetkisi ve Haklı Sebepler
Değiştirme Yetkisi
FSEK 16/1. maddesine göre eser sahibinin izni olmadıkça eserde veyahut eser sahibinin adında kısaltmalar, eklemeler ve başka değiştirmeler yapılması mümkün değildir. Eserin maliki dahi, kural olarak eser üzerinde değişiklik yapmadan önce eser sahibinin iznini almakla yükümlüdür. Bir başka ifadeyle mimari eser olarak nitelendirilen bir mimari yapının mülkiyetine sahip olan malik, kural olarak bu eser üzerinde istediği şekilde değişiklik yapma hakkına sahip değildir. FSEK md. 16/3 uyarınca eser sahibi, malik ile yapacağı anlaşmayla maliğin eser üzerinde her türlü değişikliği yapmasına önceden izin verebilir. Ancak eser sahibi, eser üzerinde değişiklik yapma yetkisini devretmiş olsa dahi şeref ve itibarını zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan her türlü değişiklikleri yasaklayabilir.
Değiştirme yetkisine ilişkin FSEK md. 16/2’de bir istisna yer almaktadır. Eser sahibinin verdiği yetkiyle eseri kullanan kişi, kullanıma ilişkin zaruri durumlarda eser sahibinden ayrı bir izin almadan değişiklik yapabilir. Örneğin yapı ruhsatının alınması için mimari eserdeki bazı zaruri değişiklikler bakımından inşaat sahibinin veya malikin eser sahibinden izin almasına gerek yoktur. Malikin, eseri kullanım amacıyla ilgili ortaya çıkan haklı sebepleri veya ihtiyaçları ise bu madde kapsamında değildir.
Haklı Sebepler
FSEK’te eser sahibinin değişikliği önleme yetkisine ilişkin hükümlerde, malikin haklı sebeplerine ilişkin bir istisna getirilmemiştir. Kural olarak eserdeki her türlü değişiklik ancak eser sahibinin izniyle mümkündür. Bunun yanında değişen tarzlar, ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar, yapının zamanın etkisiyle yıpranması, yapının bulunduğu muhitin ve şehrin maruz kaldığı sosyo-ekonomik değişmeler ve diğer faktörler, mimari eserde değişiklik yapılmasını gerekli kılabilmektedir. Bu değişiklikler, yukarıdaki gerekçelerle, özellikle kullanım amacına veya yapının boyutuna ilişkin değişikliklerdir.
Bir görüşe göre, zaman içerisinde oluşan çeşitli kullanım ihtiyaçları ile ortaya çıkan haklı sebeplerin varlığı halinde malikin eser sahibinin iznine gerek olmaksızın mimari eserde değişiklik yapma hakkı mevcuttur. Örneğin mimari esere kalorifer eklenmesi, eski asansör sisteminin değiştirilmesi, güneş ısısından yararlanmak için kollektör ilavesi gibi değişiklikler haklı sebep olarak kabul edilebilir. Diğer bir görüşe göre ise eser sahibi(mimar), eseri meydana getirirken yapının kullanım amacını, çevresini, yapıldığı bölgenin doğal şartlarını, sosyal şartlarını, imar planını dikkate almakta ve bu hususların zamanla değişebileceğini, hayatın olağan akışı ve mesleki tecrübelerinden dolayı bilmektedir. Bu görüşe göre, mimari eser üzerinde yapılacak değişiklikleri öngörebilen eser sahibi, maliğe değişiklik yapma konusunda izin vermiş sayılmalıdır. Bu iznin sınırını, eser sahibinin şeref ve haysiyetini rencide edici değişiklikler oluşturmaktadır.
Kanaatimizce, eser sahibinin proje aşamasındayken, mimari eser üzerindeki değişiklik yapma iznini maliğe verdiği varsayımı ve bundan hareketle değişiklik izninin sınırının, şeref ve haysiyeti rencide edici davranışlar ile belirlenmesi FSEK sistematiğine uygun değildir. FSEK md. 16/1’de belirtilen değişiklik izninin eser sahibi tarafından açıkça verilmesi gereklidir. FSEK md. 57’ye göre asıl veya çoğaltılmış nüshalar üzerindeki mülkiyet hakkının devri, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, fikri hakların devrini ihtiva etmez. Bu nedenle, eser sahibi, açık bir şekilde izin vermedikçe, yapı malikinin değişiklik yapma hakkının sınırını yalnızca, kullanım hakkına bağlı olarak ortaya çıkan haklı sebepler oluşturmalıdır. Haklı sebebin tespitinde ise somut olayın özelliğine göre malik ile eser sahibi arasındaki menfaatlerin dengelenmesi en doğru çözüm olacaktır.
c.Mimari Eserin Tahribi ve Yok Edilmesi
Mimari eserler, eser sahipleri için büyük bir anlam taşımakta olup bu kişiler söz konusu mimari yapılar ile tanınmakta ve bilinmektedir. Bu eserlerin yıkılması veya tahrip edilmesi, eser sahibinin manevi hakları için olduğu kadar, ekonomik geleceği için de risk oluşturmaktadır. FSEK md. 17/2’ye göre malikin, mimari eseri tahrip etmesi veya yıkması yasaktır. Kanuna göre bu yasağın istisnasını taraflar arasındaki sözleşme koşulları oluşturur. Doktrinde, haklı sebeplerin varlığı halinde mimari eserin tahribinin veya yıkılmasının mümkün olduğu kabul edilmektedir. Örneğin yapı olarak hayatı ve ekonomik değeri sona ermiş bir binanın yıkılması malik için bir haklı sebeptir. Bir görüşe göre, toplum belleğinde yer etmiş binalar ile eski eser mevzuatına göre korunan eserler, hiçbir şekilde tahrip edilmemeli veya yıkılmamalıdır.
d.Malik ile Eser Sahibi Arasındaki Menfaatlerin Dengelenmesi
Mimari eser üzerinde, eser sahibi, FSEK’ten kaynaklanan münhasır hak ve yetkilere, malik ise mülkiyet hakkından doğan sınırsız yetkilere sahiptir. Mimari eserlerde, maliğin, eser sahibinin FSEK md. 16/1’de öngörülen izni olmadan yapabileceği veya yapamayacağı değişikliklerin tespitinde, eserin kullanım şekli ve amacı, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi ve genel olarak menfaat dengesi dikkate alınmalıdır.
Malikin, keyfi, eserdeki hususiyeti tamamen ortadan kaldıran, haklı nedeni bulunmayan veya yalnızca estetik nitelikli değişikliklerini eser sahibinin izni olmadan yapabilmesi mümkün değildir. Fabrika veya kamu hizmet binalarının artan üretim veya hizmetin ortaya çıkardığı ihtiyaçları nedeniyle veya otel olarak hizmet veren bir eserde tamir ve boya işleri yapmak, eskiyen ve değişmesi zorunlu olan sabit ve hareketli dekorasyonu yenilemek gibi işletmesel sebeplerle ortaya çıkan ekonomik ihtiyaçlar haklı sebep olarak görülebilir. Şehir imar planlarındaki değişiklikler, nüfus artışı gibi sebeplerle yeni iş ve barınma alanlarının ortaya çıkması da değişikliklerin bir gerekçesi olabilmektedir. Örneğin bir bölgenin barınmaya elverişli bir durumdan çıkıp ticari hayatın merkezi olmaya başlaması ile oradaki mimari eserler konuttan, işyerine dönüştürülebilmelidir.
İmar mevzuatında yapılan veya yapı güvenliği kuralları nedeniyle ortaya çıkan zorunlu değişiklikler de eser sahibinin menfaatleri tamamen göz ardı edilmeden, mimari esere uygulanabilir. Bu tür değişikliklerde, malikin mülkiyet hakkından çok kamu düzeni ve kamu menfaati esas alınmaktadır. Eserde herhangi bir değişikliğe sebep olmayan bakım ve onarımlar için ise eser sahibinin izni gerekmemektedir.
Sonuç olarak, mimari eserin maliki, yapının değiştirilmesi veya yıkılmasından sağlayacağı menfaatin, eser sahibinin manevi haklarından önemli ve fazla olduğunu ileri sürerek, FSEK md. 16/2’de belirtilen izni almadan bu işlemleri yapabilir.
6.HUKUK DAVALARI
Mimari eserlerin, herhangi bir haklı sebep olmadan, dürüstlük kurallarına ve FSEK hükümlerine aykırı olarak değiştirilmesi halinde eser sahibinin açabileceği davaların ne olduğu da oldukça önemlidir.
a.Men ve Eski Hale İade Davaları
Mimari eserde, hukuka aykırı şekilde değişiklik yapılması tehdidi mevcutsa eser sahibi mahkemeden bunun men’ini talep edebilir. Mali ve manevi hakları ihlal edilen eser sahibi, ihlal edene karşı ihlalin ref’ini de dava edebilir. Bu davanın amacı, ihlalin, ortaya çıkardığı hukuka aykırı bütün sonuçlarla birlikte ortadan kaldırılmasıdır. Bu kapsamda, eser sahibi, mimari eserlerde, FSEK md. 67/4’e göre asıl yapıdaki değişikliğin kendisi tarafından yapılmadığını veya eserdeki adının kaldırılmasını yahut değiştirilmesini talep edebilir.
Mimari eserlerde, eser sahibi, eski halin iadesi mümkünse ve değişikliğin izalesi kamunun veya malikin menfaatlerini esaslı olarak ihlal etmiyorsa eski halin iadesini de talep edebilir. Yargıtay, Sun Plaza ve Haliç Kongre Merkezi kararlarında, Mahkemenin, eski hale iade talebini, kamunun veya malikin menfaatleri açısından ayrıntılı olarak değerlendirmesi gerektiğine hükmetmiştir. Kanaatimizce, kamunun veya malikin menfaatleri ile birlikte eser sahibinin de eserin eski hale iadesine ilişkin bir menfaatinin olup olmadığı da araştırılmalıdır. Eser sahibi, eski hale iadeyi sağlayamıyorsa, eserdeki değişikliğin kendisi tarafından yapılmadığının usulüne uygun şekilde ilan edilmesini veya herhangi bir şekilde belirtilmesini veya adının eserden kaldırılmasını isteyebilecektir.
b.Tazminat Davaları
Eser sahibinin, mimari eserde değişiklik yapılmasını önleme hakkı bir manevi hak olduğundan telif ücretinin üç katı tutarında tazminat talep etme hakkı bulunmamaktadır. Ancak eser sahibi, FSEK md. 70/1 uyarınca manevi tazminat talebini ileri sürebilecektir.
7.SONUÇ
- Mimari yapıların tamamı fikri korumadan faydalanmamaktadır. Fikri koruma için mimari yapının mimari eser niteliğinde olması gerekmektedir. FSEK’te mimari eserler, güzel sanat eserleri kategorisinde sayılmıştır. Doktrinde ve uygulamada, eser sahibinin FSEK kapsamında değişiklik yapma yetkisinin katı yorumlanmaması gerektiği, maliğin haklı sebeplerin varlığı halinde mimari eser üzerinde değişiklik yapabileceği kabul edilmektedir.
- Maliğin haklı sebeplerinin tespitinde, maliğin mülkiyet hakkı ile eser sahibinin eserden doğan haklarının dengelenmesi gerekmektedir. Eser sahibi, haklı neden olmadan, keyfi veya hususiyeti tamamen ortadan kaldıracak değişikliklere karşı dava açma hakkına sahiptir. Eser sahibi, tazminat haklarının yanında şartların oluşması durumunda eserin eski haline iadesini talep edebilir veya eser üzerindeki değişikliğin kendisi tarafından yapılmadığının eser üzerinde belirtilmesini ya da eserdeki adının kaldırılmasını talep ederek dava açabilir. Eser sahibinin tazminat taleplerine ilişkin hakları ise saklıdır.
KAYNAKÇA
ARKAN,S. : Mimari Eserlerde Malik ile Mimarın Hak ve Menfaatlerinin Dengelenmesi Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, 2007
ARSLANLI, H. : Fikri Hukuk Dersleri II: Fikir ve Sanat Eserleri s.6 İstanbul 1954
BOZBEL, S. : Fikri Mülkiyet Hukuku Eylül 2015
BOZGEYİK, H. : Fikir ve Sanat Eserleri Hukukunda Mimari Eserlerin Korunması Ankara 2010
BOZGEYİK, H. : Mimaride Telif Hakları 3. Baskı Ankara 2019
ÇELİKAĞ, M.G. : Mimari Tasarımların Korunmasında Fikri Mülkiyet Hukukumuzun Eksik ve Sorunlu Yönlerinin Tespiti, İstanbul 2007
DOĞRUL, G. : Mimarın Telif Hakkı Ankara 2013
ERTAŞ, Ş./GÖKYAYLA, E, : Mimari Projeler Üzerindeki Telif Hakkı
HIRSCH, E. : Hukuki Bakımdan Fikri Say İkinci Cilt Fikri Haklar İstanbul 1943
GÜNEŞ, İ. : Uygulamada Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku Ankara 2008
KILIÇOĞLU, A.M. : Sınai Haklarla Karşılaştırmalı Fikri Haklar Ankara 2017
KILIÇOĞLU, A.M : Fikri Hukuk Açısından Mimari Projeler ve Mimarlık Eserleri
NAL/SULUK (KARASU) : Fikri Mülkiyet Hukuku Ankara 2021
POLATER S., : Fikir ve Sanat Eserleri Hukukuna Göre Güzel Sanat Eserleri ve Eser
Sahibinin Hakları,. 2001
SULUK, C, ORHAN A. : Uygulamalı Fikri Mülkiyet Hukuku Genel Esaslar-Fikir ve Sanat
Eserleri Cilt 2 Ankara 2005
SULUK, C. : Mimari Eserlerde Eser Sahibi ile Yapı Malikinin Menfaatlerinin Dengelenmesi, s.45 Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi 2011
TEKİNALP, Ü. : Fikri Mülkiyet Hukuku İstanbul 2005
TUNALI İ. : Sanat Felsefesi Açısından Mimari ve Zamansallık,
ÖNGÖREN, G.-CİRİTLİOĞLU, F.: Mimari Eserler ve İlgili Yargı Kararları İstanbul 2007
ÖZTAN, F.: Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku, sAnkara 2008.