Ali Gül
Hukuk Bürosu

Deepfake Teknolojisi: Temel Hukuki Sorular ve Sorunlar

1. Giriş

The Guardian gazetesinin 2 018 yılında yayınladığı bir yazının başlığı endişe vericiydi: Sahte haberlerin kötü olduğunu mu düşündünüz? “Deepfake”ler gerçeğin ölüme gittiği yerdir.[1]

Deepfake temelde, mevcut bir görüntü veya videoda yer alan bir kişinin, yapay sinir ağları kullanılarak bir başka kişinin görüntüsü ile değiştirildiği bir medya türünü ifade etmektedir. Deepfake içerikler 3 şekilde oluşturulabilir[2]:

Yüz Değiştirme: Fotoğraf veya video içeriğinde birinin yüzünü diğerininkiyle değiştirmek.

Dudak Senkronizasyonu: Bir başkasının ses veya video içeriğinde söylemediği bir şeyi söylüyormuş gibi görünmesini sağlamak.

Kukla Tekniği: Bir kişiyi doğal olmayan şekillerde hareket ettirmek

Putin’in, Kim Jong-un veya Lionel Messi’nin kendisinden beklemediğimiz şeyleri söyledikleri veya yaptıkları videolara rastlamışsınızdır. Deepfake tam olarak bunu ifade etmektedir. Uluslararası tanınmışlığa sahip olan, kendileri hakkında her türlü şeyin yazılıp çizildiği, tahammül seviyesinin yüksek olması beklenen figürlere ilişkin bu tür içerikler eğlenceli olabilir. Ancak bunlar, bu teknolojinin görünen yüzüdür. Buzdağının görünmeyen tarafında, kişilik haklarını ihlal eden içerikler ve özellikle kadınları hedef alan pornografik videolar var. Bu konuya ilişkin temel sorun, deepfake teknolojisinin çıkar veya karalama amaçlı kullanmaya çok elverişli olmasıdır. Bu yazıda, bu teknolojinin, özellikle kişilik hakları ve telif hakları açısından yaratabileceği sorunlar açısından bir giriş yazısı olmayı hedeflemektedir. Teknolojinin gelişmesi ve hukuki uyuşmazlıkların artmasıyla güncellenecektir.

2. Kişilik Hakları

Deepfake ile kişilerin görüntüsünü, sesini veya hareketlerini kullanarak sahte içerikler üretilmektedir. Hukukta kişiliğin korunması esastır. Türk Medeni Kanununa (“TMK”) göre kural olarak, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır. Elbette bu kuralın yasalar ve içtihatlarla belirlenen çeşitli sınırları vardır.

ABD’de deepfake yaratıcılarının, First Amendment[3] kapsamında ifade özgürlüğünden yararlanıp yararlanamayacakları tartışılmaktadır. [4] Gerçekten de özellikle kamusal figürlere yönelik hiciv, parodi, eleştiri kapsamındaki içeriklerin ifade özgürlüğü kapsamında korunması gündeme gelebilir. Türk Anayasa Mahkemesi ifade özgürlüğünün siyasi, sanatsal, akademik veya ticari düşünce ve kanaat açıklamaları gibi her türlü ifadeyi kapsamına aldığını, bu itibarla eleştirel bir yazı türü olan hiciv yazıları gibi içeriklerin de korunması gerektiğini belirtmektedir.[5] Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de hicvin, temelinde yatan gerçekliği abartılı ve bozulmuş bir şekilde sunan sanatsal bir ifade ve sosyal bir yorumlama şekli olduğunu ve doğal olarak tahrik etme ve kışkırtma amacı güttüğünü vurgulamıştır.[6]

Bu doğrultuda Türk hukuku için kamuya mal olmuş bir kimsenin görüntüsünün eleştiri veya sanatsal amaçla işlenmesi; bir görsel eserin parodi haline getirilebilmesi için bu teknolojinin kullanılması gibi örneklerin hukuka uygun kabul edilebileceği belirtilmelidir.[7] Ancak, kanaatimizce, bu içeriklerin, diğer hiciv, parodi veya eleştiri içeriklerinden çok önemli bir farkı bulunmaktadır. Teknolojinin gelişmesiyle, söz konusu içeriklerin gerçek olup olmadığı ortalama izleyici tarafından kolaylıkla anlaşılamayabilir. Birçok kişinin bu içeriklerin gerçek olduğuna inanması muhtemeldir. Bu nedenle mahkemelerin, kişilik haklarını, ifade özgürlüğüne üstün tutması söz konusu olabilir. Örneğin bir siyasetçinin,  başka bir devlet tarafından yönlendirildiğini ima eden bir köşe yazısı ifade özgürlüğünden yararlanabilir. Ancak, bu siyasetçinin, başka bir devletten talimat aldığını gösteren ve deepfake teknolojisi ile oluşturulmuş ses ya da video kaydı, ifade özgürlüğü korumasından faydalanamayabilir.

Yukarıda belirtilenler kapsamında, hukuka uygun olmayan deepfake içerikler nedeniyle mağdur olan kişilerin TMK uyarınca kişilik haklarına yönelik saldırıların durdurulmasını mahkemeden talep etme ve 5651 sayılı Kanun uyarınca sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğin çıkarılmasınıve/veya erişimin engellenmesini isteme hakları mevcuttur. Mağdurlar, tazminat da talep edebilir.

3. Ceza Hukuku

Türk Ceza Kanununda (“TCK”) bu konuya ilişkin spesifik bir suç tanımı yapılmamıştır. Doktrinde, Deepfake ile üretilen cinsel içerikli görüntülere ilişkin “Cinsel İçerikli Görüntüleri Rızaya Aykırı Olarak İfşa Etme, Yayma, Erişilebilir Kılma veya Üretme Suçunun” ihdas edilmesi önerilmiştir. [8] Ancak Türk hukukunda henüz böyle bir çalışma yoktur. Mahkemeler, somut olayın koşullarına göre, cinsel taciz, müstehcenlik, hakaret, özel hayatın gizliliğini ihlal veya kişisel verilerin hukuka aykırı kullanımı suçlarından dolayı yargılama yapabilmektedir.

4. Telif Hakları

Bir kimsenin dış görünüşü üzerinde kişilik hakkı vardır. Dış görünüşün yansıması ve tekrarı demek olan resim üzerinde de kişilik hakkı bulunmaktadır ve bu yüzden resim ve portreler öncelikle kişilik hakkı olarak Medeni Kanun tarafından korunur. FSEK.m.86’da ise resim ve portreler özel bir hükümle korunmuştur.[9] Bu doğrultuda izinsiz şekilde görüntüleri kullanılan kişiler, TMK’nın yanında, FSEK m.86 kapsamında da hukuk yollarına başvurabilir.

Deepfake içerikler ile ilgili bir diğer problem, bu içeriklerde, eser sahiplerinden izin almaksızın müzik veya sinema filmlerinin kullanılmasıdır. Örneğin Barack Obama’nın bir Taylor Swift şarkısını söylediği bir deepfake içerik! Bu içeriğin bir “işleme eser” olduğunu ileri sürenler de çıkabilir.

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (“WIPO”) 2020 yılının Mayıs ayında Güncellenmiş Sorunlara İlişkin Fikri Mülkiyet ve Yapay Zeka Politikası’nı yayınladı. Bu politikada konuya ilişkin temel sorunlar aşağıdaki gibi tespit edildi:

  • (i) Telif hakkı, deepfake içeriklerin düzenlenmesi için uygun bir araç mıdır?
  • (ii) Deepfake içerikler telif hakkından yararlanmalı mı?
  • (iii) Deepfake içeriklerin telif hakkından yararlanması gerekiyorsa, telif hakkı kime ait olmalıdır?
  • (iv) Deepfake içerikler telif hakkından yararlanıyorsa, benzerlikleri ve “performansları” bu içeriklerde kullanılan kişiler için adil bir ücretlendirme sistemi olmalı mı?

WIPO, deepfake içeriklerin yarattığı sorunlarla ilgili telif hakları açısından kolay bir değerlendirme yapılamayacağını ve bu sorunun çok boyutlu olduğunu belirtmektedir. WIPO, deepfake içeriğinin, bir kişiyi tamamen tutarsız bir şekilde veya yanlış tasvir ediyorsa, bu içeriğin telif hakkı korumasıyla ödüllendirilmesinin doğru olmayacağını ifade etmektedir.[10] Kanaatimizce FSEK kapsamında, eser olma şartlarını sağlayan bir fikri ürün, içerisinde yer verdiği kişilerin kişilik haklarını veya fikri mülkiyet haklarını ihlal etse de eser sıfatına sahip olmalıdır. Ancak, kişilik hakkı veya fikri mülkiyet hakkı sahipleri, TMK ve FSEK’te öngörülen yöntemler ile eser sahibinin haklarını kullanmasına engel olabilirler ve bu içeriğin dolaşımını engelleyebilirler.

5. Kişisel Verilerin Korunması

Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun (“Kurul”) yayınladığı Biyometrik Verilerin İşlenmesinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlara İlişkin Rehber’de, GDPR’dan alıntı yapılarak, yüz görüntüleri veya daktiloskopi veriler gibi bir gerçek kişinin özgün bir şekilde teşhis edilmesini sağlayan veya teyit eden fiziksel, fizyolojik veya davranışsal özelliklerine ilişkin olarak spesifik teknik işlemeden kaynaklanan kişisel veriler, biyometrik veri olarak adlandırılmıştır. Biyometrik veriler, aynı zamanda özel nitelikli kişisel veridir. Kişisel Verilerin Korunması Kanununa (“KVKK”) göre özel nitelikli kişisel veriler, kural olarak, ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemez.

Deepfake içeriklerde kullanılan kişilerin yüz veya seslerinin biyometrik veri olduğunu söyleyebiliriz. Bu doğrultuda, kişisel verileri hukuka aykırı olarak işlenen ve deepfake içeriklerde kullanılan kişiler, KVKK’dan doğan haklarını da kullanabilirler.

6. Sonuç

Şu anda sosyal medya platformlarında birçok deepfake içerik kullanılmaktadır. Deepfake teknolojisi geliştikçe, bu teknolojinin sorun yaratacağı hukuk alanları da genişleyecektir. Örneğin, deepfake içerikler üreten markalar için tüketici hukukuna ilişkin sorumlulukları veya deepfake içeriklere ortam sağlayan elektronik ticaret platformlarının kontrol sorumlulukları ya da bu teknolojinin seçim hukukuna etkileri, ilerleyen yıllarda önemli tartışma başlıkları olacaktır.

Mevcut durumda genel hükümler üzerinden çözülen bu sorun, muhtemel Yüksek Mahkeme kararları ve mevzuat değişiklikleri ile farklı bir şekilde ele alınmaya başlayacaktır.


[1] https://www.theguardian.com/technology/2018/nov/12/deep-fakes-fake-news-truth

[2] Danielle F. Bass and Nathaniel Penning, Summer Associate on Jul 25, 2023

[3] https://constitution.congress.gov/constitution/amendment

[4]Shannon Reid, The Deepfake Dilemma: Reconciling Privacy and First Amendment Protections, 23 U. Pa. J. Const. L. 209, 211 (2021)

[5] 2. B., B. 2015/1570 T. 07.03.2019

[6] AİHM – Eon/Fransa,

[7] Dr. Semih Yünlü – Görüntü Üzerinde Kişilik Hakkı, Ocak 2021

[8] Bir Siber Taciz Biçimi : Cinsel İçerikli Görüntüleri Rızaya Aykırı Olarak İfşa Etme, Yayma, Erişilebilir Kılma veya Üretme Suçu (Revenge Porn ve Deep Fake, Dr. Eylem Aksoy Retornaz, Mayıs 2021

[9] İstanbul 2. Fikrî Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, E. 2015/164 K. 2019/154, T. 25.4.2019

[10] https://www.wipo.int/export/sites/www/about-ip/en/artificial_intelligence/call_for_comments/pdf/org_aap.pdf