Ali Gül
Hukuk Bürosu

Boykot Çağrıları Haksız Rekabet Oluşturur mu?Ticaret Hukuku Çerçevesinde Bir Değerlendirme

22.10.2019

Bireylerin kamuoyunu etkileme güçleri sosyal medyanın yaygınlaşmasına da paralel olarak günden güne artmaktadır. Bireylerin haksızlık veya adaletsizliğe maruz kaldıkları, hoşnutsuzluk ve memnuniyetsizlik yaşadıkları konularla ilgili olarak doğrudan gündem yaratma ve belirleme gücüne sahip olmaları oldukça büyük bir gelişme olarak yorumlanmalıdır. Aynı zamanda birer tüketici veya kullanıcı niteliğindeki bu kişiler, mal veya hizmet edindikleri işletmeler aleyhine de olumlu veya olumsuz birçok yorum yapabilmektedirler. Bu yorumlar, yalnızca işletmelerin sağladığı mal veya hizmetle ilgili olmayan, birçok siyasi, sosyal, kültürel konu neden gösterilerek yapılan boykot çağrılarına dönüşebilmektedir. Tüketicilerin yanında rakip ticari işletmeler de, rekabette öne geçme yöntemi olarak boykot ve boykot benzeri davranış ve uygulamaların içinde olabilmektedirler. Bu makalede boykot çağrıları, TTK’nın 54.maddesinde yer alan haksız rekabet hükümleri çerçevesinde incelenecektir.

1.Boykot

Boykot, ticari yaşamda belli kişiler veya ticari işletmelerle iş yapmamaya veya onlarla ekonomik ilişkilerden organize bir şekilde kaçınmaya yönelik davranışlar olarak tanımlanabilir.[1] Boykot çağrıları rakip ticari işletmeler veya kuruluşlar tarafından yapılabileceği gibi tüketiciler/müşterilerce de yapılabilmektadır.

Boykot kararı alan bir ya da birden çok kişinin temel hareket noktası, hedeflerindeki kişi ya da kişilerin kınanabilir veya zararlı bir davranışta bulunması ya da beklenen bir davranışı yerine getirmemeleri sebebiyle cezalandırılmayı hak ettikleri düşüncesidir.[2] Boykot çağrılarının birçok farklı sebebi olabilmektedir. İlgili ticari işletmenin sağladığı mal veya hizmetlere yönelik eleştirilerden kaynaklı boykotlar dışında, ticari işletmelerin siyasal iktidar ile kurdukları ilişki, sosyal sebepler veya savaş hali boykot çağrılarının nedeni olabilmektedir.

Boykot çağrısında bulunanların gerekçeleri gerçekten haklı ve doğru olabileceği gibi kötü niyetli de olabilmektedir. Makul olmayan sebepler ile kötü niyetli olarak yapılan boykot çağrıları ilgili ticari işletme üzerinde geri döndürülemez zararlara yol açmakta, bir adli veya idari makamın uygulayacağı yaptırımdan çok daha ağır sonuçları yaşamalarına sebep olabilmektedir.[3] Örneğin boykot edilen işletmenin cirosu azalabilir, ürünlerini piyasadan çekmek veya piyasaya yeni ürün  piyasaya yeni ürün sürememek durumunda kalabilir.[4] Tüm bu sebeplerle boykot çağrılarının haksız rekabet teşkil edip etmeyeceği önem kazanmaktadır.

2.Haksız Rekabet

TTK’nın 54.maddesine göre rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kurallarına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. 55. Maddede dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ve ticari uygulamalardan örnekler verilmiştir.

Bunların başlıcaları dürüstlük kurallarına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri, başkalarını yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötüleme, kendi ticari faaliyetleri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı beyanlarda bulunmak olarak sayılabilir. Bu davranışların haksız rekabet olarak kabul edilebilmesi için tarafların rakip olmalarına gerek olmadığını belirtmek gereklidir.

Ticari sahaya yansımadıkça, şahsi beyanlar ile davranışlar haksız rekabet oluşturmamaktadır. Örneğin bir tüketicinin kendi arkadaş çevresi içerisinde bir ticari işletmenin ürünlerini kötülemesi ve bu ürünleri kesinlikle almamalarını söylemesi haksız rekabet hükümlerinin uygulama alanına dahil olmazlar.[5] Ancak bu davranış ve beyanların organize bir boykot hareketini teşvik etmesi durumunda, olayı haksız rekabet açısından incelemek gerekli olacaktır.

3.Haksız Rekabet Açısından Boykot

Bir ticari işletmenin kendisine veya ürünlerine yönelik olarak yapılan boykot çağrılarını, haksız rekabet teşkil eden davranış ve uygulamalardan biri olan “kötüleme” başlığı altında incelemek gereklidir. Bunun nedeni boykot çağrılarında ilgili ticari işletme veya ürününün “kötü, yanlış, eksik” yaptığı şeylerin bulunduğunun ifade edilmesidir. Bu ifadelerin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığını belli ölçütlere göre belirlemek gereklidir. Buna göre boykot gerekçesinin haksız yere kötüleme amacı taşıması, boykot gerekçesi ile ortaya çıkan sonuçların orantısız olması, boykot çağrısı yapan kişilerin yöntemlerinin hukuka ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı olması halinde haksız rekabetten söz edilebilecektir.[6]

Dolayısıyla ne şekilde olduğuna veya kim tarafından yapıldığına bakılmaksızın yukarıda belirtilen şekilde, belirli markalı ürünlerin veya belirli bir ticari işletme tarafından üretilen mal ve hizmetlerin alınmaması çağrısında bulunmak haksız rekabet teşkil edecektir.

Örneğin taraftar grubu Ultraslan, Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim ile Fenerbahçe başkanı Ali Koç arasındaki gerilimin ardından Koç Grubu’na ait 28 markayı boykot etme kararı almıştır. Boykot çağrısının gerekçesi olarak Ali Koç’un Galatasaray camiasına ve değerlerine saldırması ön plana çıkarılmıştır.[7] Ultraslan, ezeli rakibinin başkanı olan kişiye, konuyla ilgisi bulunmayan işletmeleri üzerinden tepki göstermek istemiştir. Olaydaki boykot gerekçesi ile uygulanan yöntemin makul olmaması ve doğrudan kötüleme amacı taşıması nedeniyle bu çağrıların haksız rekabet oluşturduğu kanaatindeyiz. Örneğin yönetim kurulu başkanı evlilik dışı ilişkisiyle gündeme gelen bir firmanın boykot edilmesi de bu anlamda haksız rekabet oluşturacaktır.

Boykot çağrılarının gerekçesinin objektif olarak doğru olması halinde haksız rekabetin varlığı hakkında dikkatli bir inceleme yapılmalıdır. Tüketicileri bozuk ve kötü ürünlerden korumak, çocukların çalıştırılmasını önlemek gibi toplumsal amaçlara hizmet eden boykot çağrıları hukuka uygun kabul edilmelidir.Örneğin dünyanın en önemli şirketlerinden biri olan Nestle çocuk işçi çalıştırmakla itham edilerek sıklıkla boykot çağrılarının hedefi olmaktadır. [8]Belli bir süre sonra Nestle de Fildişi Sahilleri’nden kakao tedarik eden hiçbir şirketin tedarik zincirlerindeki tarlalarda çocuk işçilerin çalışmadığını garanti edemeyeceğini söyleyerek bu durumu kabullenmiştir.[9] Dolayısıyla ilgili boykot çağrılarının gerekçesi doğru olduğu için, haksız rekabet olarak nitelendirilmesi kanımızca olanaklı değildir.

Yine hayvanlar üzerinde deney yaptığı gerekçesiyle çeşitli kozmetik şirketlerine yönelik boykot çağrıları da yaygındır.  L’oreal Paris boykot çağrılarına konu olan firmalardan biri olarak yaptığı açıklamalarda hayvanlar üzerinde test yapmadığını, bu testlerin engellenmesi adına her türlü çalışmayı yaptığını iddia etmektedir. Ancak şirket PETA (Hayvanlara Etik Muamele İçin Mücadele Edenler)  tarafından açıklanan listelerde yer almaya devam etmektedir.[10] Bu nedenle ilgili boykot çağrıları orantılı olduğu müddetçe haksız rekabet oluşturmayacaktır.

Bunun yanında hiçbir geçerli sebep olmaksızın ve sadece kötüleme amacıyla yapılan boykotlar haksız rekabet oluşturmaya devam edecektir. Örneğin Siemens ile arasındaki bayilik sözleşmesinin feshinden sonra “Haydi Türkiye Siemens mallarını boykot” yazısını otomobillerin üzerine koyarak insanları Siemens’e ait malları boykota davet eden kişinin bu davranışı Yargıtay tarafından da haksız rekabet olarak kabul edilmiştir.[11]

Haksız rekabet teşkil eden boykot çağrıları nedeniyle müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan ticari işletmeler fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin men’ini, haksız rekabetin sonucu olan durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesini isteyebilir. Eğer boykot çağrıları kusurlu olarak yapıldıysa ortaya çıkan zararın tazmini de talep edilebilir.

4.Sonuç

  • Boykot çağrılarının haksız yere kötüleme amacı taşıması, yöntemlerin hukuka ve iyiniyet kurallarına aykırı olması ya da boykot gerekçesi ile sonucunun orantısız olması halinde haksız rekabet söz konusudur.
  • Haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için boykot çağrılarının rakip ticari işletmeler tarafından yapılması şart değildir. Tüketici boykotları da haksız rekabet teşkil edebilir.
  • Toplumsal amaçlara hizmet eden ve iyiniyet kurallarına uygun yöntemlerle yapılan boykot çağrıları hukuka uygundur.

[1] Piyasa Ekonomisi Açısından Rekabet ve Haksız Rekabet Hukuku İlişkisi – Dr. Hasan Karakılıç
[2] Tüzel Kişilerde Kişilik Hakkı ve Korunması – Dr. Doruk Gönen
[3] Tüzel Kişilerde Kişilik Hakkı ve Korunması – Dr. Doruk Gönen
[4] Haksız Rekabet Açısından Boykot –  Dr. Kemal Şenocak
[5] Haksız Rekabet Hukuku – Prof. Dr. Füsun Nomer
[6] Tüzel Kişilerde Kişilik Hakkı ve Korunması – Dr. Doruk Gönen
[7] https://www.internethaber.com/galatasaraylilar-kocu-neden-boykot-ediyor-iste-boykotun-sebebi-2039950h.htm
[8] https://www.theguardian.com/global-development-professionals-network/2015/sep/02/child-labour-on-nestle-farms-chocolate-giants-problems-continue
[9] https://www.nestle.com.tr/sss/insan-haklari/nestle-kakao-tedarik-zincirlerinde-cocuk-isci-var-mi
[10] https://www.mediapeta.com/peta/PDF/companiesdotest.pdf
[11] Haksız Rekabet Hukuku – Prof.Dr. Füsun Nomer